Sayfalar

23 Kasım 2012 Cuma

Bershka - November Top 10 Shoes



Kasım ayı, Bershka Ayakkabı Top 10 listesine giren ayakkabılar işte karşınızda...

Bershka - Stardust Xmas Collection







Bershka'nın Yılbaşı için hazırlamıs olduğu Stardust Xmas Collection mağazalarda yerini aldı. Koleksiyondan bazı parçalar....

DIY - Küçük Kutular :)



Origami ile yapılan şeylere bayılıyorum. Ne makas ne yapıştırıcı... Sevdiğiniz renk kare seklinde bir kağıttan başka ihtiyacınız olan hiç bir şey yok :)...


Prof. Dr. Beauty

DIY- Eldiven Yapımı :)



Havalar yavaş yavaş soğumaya başladı. Çok sevdiğim DIY projelerinden birini sizle paylaşmak istedim. Eski kazakları atmadan bir kez daha düşünün derim. Çok şeker eldivenler yapabilirsiniz. Güzel günlerde kullanın :)



Prof. Dr. Beauty


Ayrılık Acısı Evre-3



Nefret, isyan dönemi başlamıştır. Neden bu sizin başınıza geldi? Neden siz mutlu olamadınız? Neden hiç bir suçunuz yokken yarı yolda bırakıldınız? Neden neden neden??? Bunun gibi bir sürü soru beyninizi kemirir durur. Artık o deliler gibi sevdiğiniz adamdan nefret etmeye başlarsınız. Eee, haklısınız da nefret etmekte. Sizi ve size verdiği tüm sözleri bırakıp gitmiştir. Sanki siz yarattınız tüm bu duyguları tüm bu hayalleri. Her şeyi üstünüze yıkıp ayrılık acısını da sizin üstünüze yükleyip gitti. Neydi suçunuz neydi sorun neydi? Neydi bu çözülemeyecek kadar büyük olan ilişkinizi yok eden şey neydi? Bu soruların aslında artık hiç bir önemi yok. Ne bahane olursa olsun seven sevdiğini asla bırakmaz. Nefretiniz gün geçtikçe artacaktır. Belkide size çok gördüğü sevgiyi hiç ama hiç hak etmeyen birine gösterecektir. Bu dönem yinede bir bakıma iyileşme dönemidir. En azından artık sevginiz nefrete dönüştüğü için ondan tiksiniyorsunuz. Bu gerçekten çok iyi bir gelişme çünkü o sizin sevginizi asla hak etmiyor. O tiksinilmesi gereken biri. Artık acınız kabuklaşıyor az kaldı iyileşmenize sıkın dişinizi...


Prof. Dr. Beauty

17 Kasım 2012 Cumartesi

Aşk, Ayrılık, İtiraf ... Objektif Fikir Platformu Kuralımmmm



Aşk, ayrılık, ihanet, pişmanlıklar ya da itiraflarınızı burada yorum yaparak paylaşın hem kalbiniz ve aklınızdakiler kelimelere dökülüp sizi huzura erdirir hem de diğer kişiler size daha objektif olarak fikir verebilir belki de hem size hem başkalarına faydalı fikirler deneyimler edinilmiş olur. Çevrenizdekiler sizi sevdikleri için ilişkilerinizde sorunlarınıza objektif olarak bakamazlar. Bu sayfa aracılığı ile objektif bir fikir alışverişi platformu oluşturalım.

Haydi daha niye bekliyorsunuz =) ... Yazılarınızı bekliyorum...


Prof. Dr. Beauty

15 Kasım 2012 Perşembe

Ayrılık Acısı Evre-2




Pişmanlık ve olaylara neden aramak.. Artık ağlamaların kalmadığı ya da nöbetler halinde ara ara gözden dökülen yaşların azaldığı ve ayrılık acısının daha durulduğu bir dönem başlar. Artık kızgınlık ve öfkenin yerini kendi kendini suçlama ve acabalar, keşkeler ... alır. Tüm konuşmalar tekrar tekrar kelime kelime akıldan geçirilir ve her bir sözde bin bir tane anlam bulunur. Ayrılığın nedeni aranır ve kendini suçlama süreciyle beraber onu arama isteği giderek kuvvetlenir. Geçici bir süre olmasına rağmen çevreden desteğin en gerekli olduğu bir dönemdir. Kalp sızısı yerine, fazla düşünmekten beyinde sulanma başlar. Zaten artık cismi yanınızda olmasa da dilinizden uzun bir süre düşmeyecektir. Bu evrede en önemli soru "Onu aramalı mıyım?"... Bu sorunun cevabı tamamen sizin kalbiniz ve gelecekten beklentilerinize bağlıdır. Onu bir kez aramaktan ne kaybedersiniz ki.. Aşk çok nadir olan bir duygudur ve bulunca kaybetmemek için elden ne geliyorsa yapılmalıdır; fakat ayrılık ne şiddette ve nasıl bittiği de tabiki çok önemlidir. Ama tüm bunları düşünürken unutmamanız gereken en önemli konu karşı taraftan olumsuz olabilecek bir cevaba karşı hazırlıklı olduğunuzdan emin olmaktır. En azından kendinizi en kötü sonuca hazırlamak gerekir. Peki, sizi bırakıp giden o iken neden o aramıyor da bu aşk için siz onu arayacaksınız??? Sizce gerçekten çabayı hak eden bir ilişkiyse gurur düşünülmeden aranmalı mı?... Yorumlarınızı, fikirlerinizi ve deneyimlerinizi bekliyorum...

12 Kasım 2012 Pazartesi

Sosyal Medya ve İlişkiler




Facebook, Twitter... gibi sosyal medya ortamları artık hayatımızın içinde değil hayatımızın taa kendileri artık. Haber kanalları, gazeteler dahi bir çok bilgiyi bu platformlardan elde ediyor. Evet, yıllar önceki dostlarınızı bulmak, yeni tanıştığınız biriyle bağlantı kurmak, uzaktan gördüğünüz ve sadece adını bildiğiniz kız/erkek ile tanışma olanağı sağlamak, bir çok sosyal projeden ya da bir çok etkinlikten haberdar olmak ve daha sayamayacağım kadar çok faydalarının yanı sıra gözden kaçan bir çok zararı da bulunmaktadır.
 
Aşk ilişkilerini mahvettiği düşüncesindeyim. Başlangıçta ikili ilişkilerde çok faydalı olmasına rağmen sonrasında kötü yanlarını göstermektedir. Kıskançlığa, sebepsiz alınganlıklara, takıntılı davranışlara, elalem ne der düşüncesinin gerginliğine, kıskananların çatlamasıyla beraber size ve ilişkinize bilenen bıçaklara ve bunun gibi bir sürü ruhsal sıkıntıya sebep olacaktır. Bu durumlarda bir ilişkiyi yıpratmak için yeterince uygundur. Ayrıca başkalarının mutluluğu da, içten içe ne kadar iyi bir insan olsanızda, sizi mutsuz edebilir. "SHE var ya hani sümsük SHE... O bile evlenmiş/nişanlanmış ... Ben hala böle bekliyorum." gibi bir sürü sinir sıkıntı size ilişkinizde kavga ve tartışma olarak geri dönecektir.
 
Sizce sosyal medyanın ilişkiler konusunda iyi ya da kötü tarafları nelerdir?
 
 
Prof. Dr. Beauty

Beni Koyamazsın Eller Yerine...

 

Beni koyamazsın eller yerine
Kalbimi kıramazsın suçum ne ki söyle
Sen beni koyamazsın eller yerine
Kalbimi kıramazsın suçum ne ki söyle 

 

Gülmüyor sensiz yüzüm hayat zalim bir hüzün
Bense çektiğim kadar derdin tesellini bilirim
Şimdi den de gidersen böyle kim çeker nazımı söyle
Sen üzülme birtanem aşk acısı bu ben çekerim kime ne

 

Aman aman bırakırsan düşerim en derine
Aman aman kaybolursan adım çıkar serseriye

 

Severek Ayrılalım...



Severek ayrılalım aşka hasret kalalım... Bla bla blaaaa... Severek ayrılmak filmlerde ve şarkılarda olan bir durum. Tabi ki istisna durumlar elbette vardır; ailelerin karşı çıktığı ya da benzeri durumlar.. Ama kim sevdiğini bırakır. Sevdiğimiz bir eşyayı bile bırakmak istemezken kim canının yarısını bırakır... Hele ortada ahım şahım bir durum yokken....
Aslında "Severek ayrılalım" sözü ayrılmak isteyen tarafın kullandığı ve masum gibi görünsede altında çok başka anlamlar taşıyan bir sözdür.

1. Bu sözü hiç bir manasını düşünmeden sadece karşındakini kırmadan ayrılmak için kullananlar; "Aslında bende seni seviyorum ama bir süre uzak kalmalıyız. Olmuyor. Sen üzülme bende seni seviyorum" imasında karşı tarafı üzmemek adına söylerler.

2. Birde hinlik peşinde olanlar vardır. "Seviyorum seni ama kafam çok karışık, ayrılalım.." Yani "Bebeğim bir sürü kız/erkek var. Tamam senin yerin ayrı onlardan ama bir dur ben bi bakım onlarla da bir ilgileneyim. Eğer aradığımı bulamazsam sana dönmeye bir kapım olsun" diye düşünüp kendilerini sağlama almak için konuşanlarda var.

3. Daha farklı bir açıdan bakacak olursak. En azından bu yukarıdaki iki maddeden daha fazla sevgi içeren bir madde. Seviyordur, evet gerçekten seviyordur; ama artık karşısındakinin sorumsuzluğu ilgisizliği ya da hoşuna gitmeyen davranışları yüzünden ayrılmayı düşünüyordur. Evet, severken ayrılmak zorundadır; çünkü yürümüyordur. "Seviyorum seni ama bu bu bu davranışların bu ilişkiyi mahvediyor, ayrılmalıyız" diyerek karşısındakine "seviyorum seni ama toplan hemen düzelt kendini gidiyorum ben hııııı" anlamında azda olsa sevgiyle karışık tehdit amaçlı söylenir. Ama bu üçüncü maddede farklı bir durum var, fark ettiyseniz? Sözü söyleyen seviyor ama sanki söz söylenen kişi davranışları düzeltmeye yeltenmezse sevmediği açıkça görülüyor. Yani yine tek bir taraf seviyor..

Bence büyük yalanlar başlığı altında bir numara olur bu "Severek Ayrılalım.." sözü.

Peki sizce "Severek Ayrılmak" doğru bir söz mü?





Prof. Dr. Beauty

Çivi Çiviyi Söker mi?



Aşk, acısıyla anlam bulur. Acı yaşanmadan geçmez. Zaman ağır ağır acıyı iliklerinizden silecektir. Arınacaksınız.  Ama bu zaman alır. Herkesin farklı karakteri olduğu gibi ayrılık acısıyla baş etme yolu değişkenlik gösterebilir. Genel olarak "çivi çiviyi söker" kuralı ayrılığın acısını azaltır diye düşünülür; fakat sağlıksız ve iyileşmeden başlanılan yeni ilişkinin sonu da açıkça görülebilir. İstisnalar olabilir tabi ki; fakat acıyı yaşayıp yaranız kabuk tuttuktan sonra başka bir ilişkiye başlamak daha sağlıklı olacaktır. Evet, kesinlikle anlık olarak yeni ilişki sizin giden sevgilinizi, ayrılık acınızı ve bir çok üzücü durumu düşünmenizi engelleyecek ve hatta yeni hayaller kurmaya başlayacaksınız. Ama henüz teninizden teni silinmeden başka bir nefes başka bir ses bambaşka bir karakter.. ve bunlara alışmak.. 

Ayrılık acısına ölüm acısı benzetmesi yapmıştık. O zaman bari gidenin ardından onun hatıralarına ve yaşanmışlıklara bir saygınız olsun. Sizi terk edip giden eski sevgiliniz hemen başka birinin kollarında soluklanabilir. Bu sizin canınızı bin kat daha acıtır. Affedersiniz ama o zaten sizin tüm emeklerinize sevginize rağmen sizi bırakıp gitmiş bir aptal ve sizde onun yaptığını yapıp başka bir ilişkiye başlayınca sizin o aptaldan farkınız ne olacak? Bırakın asaletiniz ile yaşayın acınızı kabuk tutsun yaranız ve iyileştiğiniz anda yeni bir aşk siz istemeseniz de tekrar sizi ele geçirecektir. 

Ben "Çivi çiviyi söker" kuralına katılmıyorum. Peki ya siz?


Prof. Dr. Beauty

10 Kasım 2012 Cumartesi

Aşk Bir Oyun mu?


Aşk bir oyun mudur? Yoksa kimi aşkı lekelemek isteyen kişilerin bir palavrası mı? Belkide aşk gerçekten bir oyun ve kuralları bu zamana kadar bilmediğimiz için kaybediyoruz..

Aşk; gerçek manasıyla kalp ritminin hızlanması, elinin ayağının hatta dilinin dolanması, normalde cevval biriyken onun karşısında süt dökmüş kediye dönülmesi, aklını ruhunu bulutların üzerine çıkaran yeri geldiğinde yerlerde süründüren ve hatta yerin dibinde sokan, kimsenin kaçamayacağı bir hastalıktır. Aşk dürüstlüktür. Aşk korumaktır. Aşk kaybetme korkusudur. Aşk kıskanmaktır. Aşk ait olmaktır. Aşk sahip olmaktır. Aşk paylaşmaktır. Aşk bir strateji, bir oyun olamaz. Peki ya hissedilenler yalan mı? Tamam, aşkın bir ömrü var ama devamı sevgidir. sevgi aşktan da güçlü bağlara sahiptir.

Kimileri erkeğin parasını yemek için, kimileri ise o gece hangi kızı götürmenin derdinde olduğu için Aşkı kendi pisliklerini kamufle etmek için kullanır. Sırf tavlamak ya da sevdiklerine inandırmak için söylemedik söz bırakmaz ve güzelim Aşkı resmen mundar ederler. İşte bu kişiler için Aşk bir oyundur.

Fakat bu sefer aklı kurcalayan başka sorular çıkıyor.. Peki iki kişi birbirini gerçekten çok severken ve yaşanılan her şey gerçekken neden bu aşkın sonunda bir kazanan ve bir kaybeden oluyor? 

Yoksa Aşk filmlerdeki ya da masallardaki gibi değil mi? Yoksa aşk hep bir oyun mu? Ya da gerçek aşk var mı?
SİZCE?





Prof. Dr. Beauty

Zaman her şeyi çözer Şu beklemek olmasa..




Herkes Aynı Hayatta 
Kendini Bir şey Sanma 
Ne Kadar Çok Bilirsen 
O Kadar Bela Başa 

Sen Bilirsin Aslında 
Aklımdan Geçenleri 
Zaman Herşeyi Çözer 
Şu Beklemek Olmasa 

GözLerimi Açsam Da Sen Çıksan Karşıma 
Gel Beni Azat Et Kayboldum Karanlıkta 
Ben Bizi Unutmam Gitmek Yakışmaz Bana 
Yolcuyuz Hayatta Sen Gel Otur Yanıma 

9 Kasım 2012 Cuma

Ayrılık Acısı Nasıl Atlatılır? #Vol1#


Ayrılık; başa çıkması zor, kendi içimizde fırtınalar koparan bir savaş gibidir. Yıkılmış, kanadınız kırılmış, nefesiniz kesilmiş gibi hissedersiniz. Sakin olmaya çalışın. Tabi ki kolay bir şey geçirmiyorsunuz. Ağır bir savaşta ruhunuz. Kanıyor ve durduramıyorsunuz. Dipsiz bir kuyu, karanlık bir tünel içindesiniz.. Ne yapmanız gerekiyor? Bundan sonra nasıl davranmalısınız? Ne doğru ne yanlış bilemezsiniz

Her kafadan bir ses çıkar. Kimisi ahkam kesip kendi ilişkisinde yerlerde sürünürken sizin karşınıza geçip davranışlarınızı sorgular. Kimisi de derdinizi anlamaz bile. Artık ağlamaktan yorulur ve bu durumdan kurtulmak istersiniz ama gücünüz tükenmiş sanki, ışığı göremiyorsunuz. Ve artık toplanmalısınız. Çok zorda olsa yapmalısınız. Kendinizi gururunuzu geleceğinizi toplamalısınız.

1. Ağlayın.. Deliler gibi ağlayın. Dökün içinizdeki zehri göz yaşlarınız ile. 

2. Asla ama asla gideni aramayın. Ne bir msj ne bir arama yapmayın. Dayanın. Eğer ararsanız, kötü bir şey söylemek ya da iyi bir şey için hiç fark etmez onu ararsanız daha kötü olacak her şey. Hiç mi gururunuz kalmadı. Dayanın çünkü geçecek bu haliniz.

Ayrılık Acısı Evre-1



Ayrılık acısı kişiden kişiye değişse bile ana hatlarıyla aynı aşamalardır. İlk öğrendiğinizde henüz fark edemezsiniz olayın şoku vardır üzerinizde. Ne kadar ilişkiyi yaşarken bu ayrılık tehlikesinin yaklaşmış olduğunu hissetseniz bile o an gerçekleştiğinde ne söyleyecek bir söz ne de bir anlam bulamazsınız. Bir anda ağız dolusu ağır laflar söylemek gelir içinizden, bir yandan da yalvarmak. Acı kalbinizi delecek gibi buna nasıl dayanacağınızı bilemeyecek hale gelirsiniz. Söz söyleseniz yalvarsanız ne olacak ki! Boş! O gitmeyi kafasına koymuş. Siz ne yaparsanız yapın ve hatta ilişkiniz sırasında da ne yaparsanız yapsanız da o yinede bu kararı alacaktı. Sizin kendinize sormanız gereken soru "Ben bu ilişki için elimden ne gerekiyorsa yaptım mı?" Evet ise cevabınız boşuna kendinize eziyet etmeyin. Tabi ki dışarıdan söz söylemek kolaydır. Olayı yaşayan için aşılmayacak bir acı gibi gelmesi de çok normaldir. O ayrılık acısının henüz taze olduğu dönemde yalvarmak gururu sıfırlamak gibi davranışlar da çok normaldir. Ama bu tarz davranışlar gideni geri getirmeyecektir. Getirse dahi size acıdığı için dönecektir. Siz kendinize acınmasını mı istersiniz yoksa sevilmek mi istersiniz??? Kimse kendine acınmasını istemez. Kesinlikle bu dönemde atlatılacaktır. Dayanın, sıkın dişinizi. Bu aşk acısının başlangıç evresidir ve en ağır evredir. 

1. Güzel anılarınız aklınıza gelecek. Beraber ne kadar mutlu olduğunuzu hatırlayacaksınız. Kurduğunuz hayaller, verilen sözler, yeminler... 

2. Nasıl olur da sizden vazgeçer, nasıl olur da gidebilir. Bunları kabullenmek imkansız gibi gelir.

Ayrılık ile başa çıkmak

Ayrılık acısı ölüm acısıyla eş değerdir derler. Mantıken de doğru aslında. Artık o sevdiğiniz gözünüzden sakındığınız, dünüm bugünüm yarınım dediğiniz, kurduğunuz hayallerin sebebi olan kişi artık yok. Ne artık sesi ne teni ne de nefesi.. Artık bir ölü. En acısı da artık o bir yabancı sanki. Evet, sevdiğiniz insan artık siz ne yaparsanız yapın asla geri dönmeyecek. Asla döner af diler gibi umutlar beslemeyin. Seven kişi zaten gitmezdi. Siz onu kaybetmeyi göze alabilir misiniz? Eğer cevabınız "Hayır" ise bu aşk sizin aşkınız. O sizden daha az seviyormuş demektir. O sizi kaybetmeyi göze alabiliyor ki gidiyor. Bu yüzden de geri döner diye kendinizi kandırmayın. O geri dönüşler %25 lik bir ihtimal ve sizi kaybetmeyi göze almış biri için 4'te 1'lik bir beklenti ile hayatınızı mahvetmeyin. Unutmayın Siz Her Şeyden Değerlisiniz. 



Prof. Dr. Beauty

Aşkın Adaleti Yok.

Severiz, seviliriz ya da seviliyoruz sanırız. Günler, aylar belkide yıllar geçer. Belkide inanmak isteriz değişir düzelir her şey güzel olacak diye bekleriz. Fakat en büyük atladığımız konu Aşkın asla adaleti yok. Emek verirsin, bir çok şeyden vazgeçersin, anlayış gösterirsin, dır dır yapmazsın ve sabırla beklersin. İşte tüm bu çabaların, emeğin karşısında birde ayrılığı asla hak etmediğin halde görürsün. Çünkü sebep açıkça ortadadır. Sorun bunu bizim göremememizdir.

1. Kendine sen saygı duymazsan ve değer vermezsen. Karşındaki sana asla değer vermez. Bunu sakın bekleme. Bunu beklersen hayal kırıklığı yaşamak kaçınılmaz.

2. Sen kendi hayatından vazgeçersen. O'nun için ne kadar çok fedakarlık yaparsan. O'nu ne kadar çok sevdiğini gösterirsen. O'nun gözünde o kadar değerin azalır ve ne yaparsa yapsın affedileceğini düşünüp seni daha çok üzer. Üzerine bastıkça basar. O'nun her kabul ettiğin kuralında bir adım daha kendini mutsuz sona hazırlamalısın.

3.Ve Altın Kural: Erkekler kedi familyasından gelir. Beslersen seni tırmalar, Beslemezsen kapından ayrılmaz.

Aşktan adalet beklemek aptallıktır. Çünkü aşkın adaleti olsaydı en çok emek verenler sevdası peşinde hırpalananlar üzülmez mutsuzlukla karşılaşmazdı.

Ve çok sevdiğim ENBE orkestrasının Martılar şarkısıyla sözlerimi noktalandırıyorum.





Prof. Dr. Beauty